Transparency in information and communication is very important for the health of societies. In particular, the democratic regime is based on the elections of people who have acquired a certain level of knowledge and have clear information. Information pollution is a serious threat to these societies. The information and technology age has positive functions for democracies in this direction. It has even created equal opportunities in terms of accessing information. However, the speed of data flow and distraction aside, especially the disinformation created requires you to find the more accurate one among dozens of comments for a simple subject. In particular, the algorithm and anonymity of social media, which is the subject of this study, make things more difficult. Today, defined as the post-truth era, the truth and reality have been attacked more in the world created through digital tools. Subjects living in irrelevant and irresponsible filter bubbles in the face of information act with their personal opinions and emotions. The social mission of science and expertise has visibly diminished. This study aims to initiate a philosophical discussion on the causes and solutions of this crisis regarding democracies. Since it is a subject that is certainly broad enough to cover many disciplines, some of it has been dealt with in this study. In this context, the loss of prestige of scientific knowledge, the flaws of social media communication and the dangers brought to the agenda by the so-called media neutrality have constituted the focus of the study. Finally, these problems have been evaluated from a philosophical perspective by pointing out the moral dimensions of the problems.
Bilgi ve iletişimde şeffaflık toplumların sağlığı için çok önemlidir. Özellikle demokrasi rejimi belirli bir bilgi seviyesini elde etmiş ve açık malumata sahip olan kimselerin seçimleri üzerine kuruludur. Bilgi kirliliği bu toplumlar için ciddi bir tehdittir. Bilgi ve teknoloji çağı bu doğrultuda demokrasiler için olumlu işlevlere sahiptir. Bilgiye ulaşma bakımından bile fırsat eşitliği yaratmıştır. Ancak veri akışının hızı ve dikkat dağınıklığı bir yana özellikle yaratılan dezenformasyon basit bir konu için onlarca yorumun arasından daha doğru olanı bulmanızı gerektirmektedir. Özellikle bu çalışmanın konusunu oluşturan sosyal medyanın algoritması ve anonim oluşu işleri daha güçleştirmektedir. Post-truth çağ olarak tanımlanan bugün ise dijital araçlar yoluyla yaratılan dünyada gerçek ve hakikat daha fazla saldırıya uğramıştır. Bilgi karşısında ilgisiz ve sorumsuz filtre balonlarında yaşayan özneler kişisel kanaat ve duygularıyla hareket etmektedirler. Bilim ve uzmanlığın toplumsal misyonu gözle görülür biçimde azalmıştır. Bu çalışma demokrasilerin ilgili bu krizin nedenleri ve çözümü üzerinde felsefi bir tartışmayı açmayı amaçlamaktadır. Mutlaka pek çok disiplini kapsayacak kadar geniş bir konu olması nedeniyle bu çalışmada bir kısmıyla ilgilenilmiştir. Bu doğrultuda bilimsel bilginin saygınlığını yitirmesi, sosyal medya iletişiminin kusurları ve sözde medya tarafsızlığının gündeme getirmiş olduğu tehlikeler çalışmanın odak noktasını oluşturmuştur. Nihayet bu problemler felsefi bir perspektiften sorunların ahlaki boyutlarına işaret etmek yoluyla değerlendirilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Social Media Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 22, 2024 |
Publication Date | |
Submission Date | September 28, 2024 |
Acceptance Date | November 26, 2024 |
Published in Issue | Year 2024Volume: 6 Issue: 2 |