Günümüzde doğal afetler ve ilerleyen teknoloji sonucu
risk faktörü hayatımızın birçok alanında görünür hale gelmiştir. Modern Çağ
insanı bu riskleri hesaplamak ve kontrol etmek amacıyla daha önceki çağlara
kıyasla daha fazla çaba göstermektedir. Bu çabalar sonucunda Risk İletişimi bir
çalışma alanı olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle 26.09.2019 tarihinde meydana
gelen İstanbul Depremi sonrasında sadece İstanbul’da değil aynı zamanda Türkiye’deki
birçok ilde cep telefonları üzerinden iletişim kurmak mümkün olmamıştır. Bu
olayla birlikte herhangi bir afet öncesinde, afet esnasında ve sonrasında doğru
iletişim stratejilerinin benimsenmesi yoluyla risklerin azaltılmasının önemi
tekrar gündeme gelmiştir. Bu makalede bir çalışma alanı olarak Risk
İletişimi’nin kökenine, tarihsel gelişim sürecine, amaçlarına ve önündeki
engellere dair genel bir çerçeve oluşturulduktan sonra 26 Eylül tarihli
İstanbul depreminin GSM operatörleri tarafından risk iletişimi bağlamında nasıl
yönetildiği incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 16 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019Cilt: 1 Sayı: 3 |